RESİM TARİHİ ÇAĞDAŞ SANAT AKIMLARI

RESİM TARİHİ ÇAĞDAŞ SANAT AKIMLARI
  • 02 Nisan 2019 / Salı

RESİM TARİHİ ÇAĞDAŞ SANAT AKIMLARI

DÜNYA RESÄ°M TARÄ°HÄ° VE ÇAÄžDAÅž SANAT AKIMLARI

Resim sanatına ait ilk izlere Yontma TaÅŸ Devri’ nde rastlıyoruz. Bu devir insanlarının, uçları yanmış tahtalarla yaptıkları maÄŸara duvar resimleri daha çok av sahnelerini canlandırırdı. Zamanla mimari yapılara verilen önem nedeniyle resim sanatının geliÅŸimi durmuÅŸ, fakat süsleme ve bezeme alanında büyük ilerlemeler görülmüÅŸtür. OrtaçaÄŸda renkli taÅŸları yan yana dizerek yapılan mozaik resimler, kiliselerin vazgeçilmez süslerinden olmuÅŸtur. Ayrıca fresk çalışmaları da resim sanatının geliÅŸimine ışık tutmuÅŸtur. Minyatür sanatının( kitap yazma ve resimleme) da ortaya çıkması bu döneme rastlar.
Ortaçağın sonuna doÄŸru resim sanatına temel olacak bazı kuralları, Giotto adındaki italyan ressam tablolarında uygulamıştır. Sanatçı o güne kadar resimlerde uygulanmayan  “ konunun yeri, perspektif, açık-koyu “ gibi unsurları iÅŸleyerek  resmin babası ünvanını almıştır.

RÖNESANS DÖNEMÄ°:  Yeniçağın resim sanatına, Fransızca da “ yeniden doÄŸuÅŸ” anlamına gelen Rönesans adı verilmiÅŸtir. Bu dönemin uyguladığı kurallar resim sanatının temelini oluÅŸturmuÅŸtur. Klasik resim anlayışına örnek olmuÅŸ ve tüm  sanat kurallarını içermiÅŸtir. Rönesans heykelinde anatomi ve ideal görüÅŸ uygulanıyordu. Heykelde Donatello, Michalengelo, resimde Leonardo ve Raffael gibi deÄŸerli sanatçılar yetiÅŸti.
 Bu dönemde dini kuralların dışına çıkılıyor ve dünya ile ilgili olanlar önem kazanıyor. Portre ile doÄŸa parçaları gerçekçi bir gözle izleniyordu. Rönesans mimarisinde gotik
üslubun unsurları tamamen kalktı. Resimde oylum derinliÄŸi önem kazanıyor ve gerçekçilik ile idealizm birbiri içinde eritiliyordu. Bilimsel perspektifin resim için esasları tesbit edilmiÅŸti. YaÄŸlıboya tekniÄŸi Hollandalı Van Eyck kardeÅŸler tarafından bulunuyor ve resimde derinlik anlayışı yepyeni bir teknikle ifade ediliyordu.
Rönesansın son dönemlerinde barok üsluba eÄŸilimler görülüyor ve bu Geç Rönesans döneme Maniyerist  Üslup dönemi denmiÅŸtir.
Bu dönemde ortaya çıkan Neo-Klasizm sanat görüÅŸü, konuların dini ve mitolojik yönden  ele alınmasının yerine; doÄŸadan aile hayatından alınmasını istemiÅŸti.

LÜMÄ°NÄ°STÄ°K SANAT( Işıkçı sanat): Rembrandt ve Tiziano yeni bir görüÅŸle, resimlerinde göstermek istedikleri kısımları aydınlatıyorlar, diÄŸer yerleride gölgeler içerisinde bırakıyorlardı. Bu tarzda çalışan sanatçılarda Lüministik  Sanat (ışıkçı sanat) gurubunda yer aldılar.

ROMANTÄ°ZM: ( 1810- 1850 ):Sanatta bir akım olup, bir üslup aÅŸaması deÄŸildir. Romantizm yalnız efsanevi, antik ve dinsel ortaçaÄŸ konularının deÄŸerlendirildiÄŸi bir anlayış olup, özellikle resimde deÄŸiÅŸik tenkin deÄŸerler göstermektedir. Konuları daha çok duygusal yönden ele aldılar. Edebiyat, müzik ve ÅŸiirde de etkili olmuÅŸtur.  Genellikle manzara ve toplum yaÅŸantısını ele alan bu gurubun ressamları, doÄŸa ve insan sevgisini belirtmeÄŸe çalışmışlardır. Romantik bir heykel sanatı olmamıştır. Bu akımın öncü sanatçıları; Delacroix, Corot, Goya ‘dır.

NATÜRALÄ°ZM: Güzel sanatlarda ışık-gölge, oranlar, renk deÄŸerleri ve karakteri, optik görünüÅŸ içinde yansıttırma anlayışıdır. Bu anlayışta ki bir eser,doÄŸayı  detaylarıyla içine alır. Natüralizm’ de doÄŸaya mümkün olduÄŸunca sadık kalınır. Natüralizmi realizm ile karıştırmamak lazım. Realizm yani gerçekçi anlayış ise bir ÅŸeyin gerçek karakterini göstermek için onun gerçek unsurları örten detaylardan ayırarak ortaya çıkarma iÅŸidir. Ä°dealizm ise  natüralizm ve realizmin aksine insanın bir ideale göre anlatım görüÅŸüdür. Natüralizm barok ile geliÅŸir. 19yy peyzaj resmi natüralizmi çok kullanmıştır.

ÇAÄžDAÅž SANAT AKIMLARI:

REALÄ°ZM( Gerçekçilik): 1839 yılında ortaya çıkan Realizm, konu ve üslup bakımından yaÅŸamı ve doÄŸayı olduÄŸu gibi yansıtma, biçimleme anlayışıdır. Toplumun yaÅŸamını gerçek boyutlarıyla ortaya sermektir. Realizm anlayışı içinde, doÄŸadaki oranlar, plastisite, renk ve ışık deÄŸerleri aynen yansıtılmaya çalışılır. Öncü sanatçıları; Millet, Courbet ve Daumier ‘dir.

EMPRESYONÄ°ZM( Izlenimcilik) : Avrupa resminde ilk olarak geleneksel resimden ayrılmayı baÅŸaran ve Rönesans’tan beri izlenilen atölye resminin siyah-beyaz, ışık-gölge ve bilimsel perspektif kurallarının çözülmesine baÅŸlangıç olan sanat eÄŸitimi. Bu akım 1877’ de Paris’te doÄŸmuÅŸtur. Empresyonizm, doÄŸadan alınan izlenimleri güneÅŸin yedi rengi ile boyama anlayışına dayanır. Çizgi ve resim inÅŸası ortadan kalkmış ve renklerle izlenimler, karalama fırça notları olarak tuvale aktarılmaya baÅŸlanmıştır. Böylece resimde satıhlaÅŸma doÄŸmuÅŸ ve çizgi perspektifi de  tarihe karışmıştı. Bu akım bundan sonraki bir çok akım için hareket  kaynağı olmuÅŸtur. Bu akımın bazı özellikleri  daha önceki çaÄŸlarda Velezquez, Goya, Turner, Delacroix ‘de görülmekteydi.
 Ancak bu ressamlar doÄŸadan aldıkları izlenimleri güneÅŸ renklerini kullanmadan resmetmiÅŸlerdi. Bu akımın kurucuları atölye çalışmalarından çok açık havada çalışmaya önem vermiÅŸlerdir. Çünkü aradıkları canlı ve temiz renkleri açık havada bulmuÅŸlar, koyu ve karanlık renklere resimlerinde yer vermemiÅŸlerdir. Renk karışımları ile eÅŸyanın hacim etkisi saÄŸlamaya çalışılmıştır. Bu akımın öncü sanatçıları; Manet, Monet, Sisley, Renoir, Degas, Pisarro ve Cezanne’dir.

PUVANTÄ°LÄ°ZM( Noktacılık): Neo-Empresyonizm(Yeni izlenimcilik) diye de sanat tarihine geçmiÅŸ olan bu akım Empersyonist görüÅŸlerin etkisinde kalmış ve bir bakıma da onun devamı sayılır.
Puvantilistler bilimsel metodlarla renk karışımını uygulamışlardır. Amaç göz yolu ile renk karışımını saÄŸlamaktır. Bu akımın sanatçıları renkleri paletlerinde karıştırmayıp direk tuval üzerinde noktalar halinde koyarak çalışıyorlardı. Öncü sanatçıları; Seurat ve Signac’tır.

POST EMPERSYONÄ°ZM( Art izlenimcilik): Empresyonizm akımının etkisinde kalan fakat onun sınırlı kurallarına baÄŸlanmayan sanatçıların yoludur. Empresyonizmin ışık renkleri ile atmosfer oyunlarına önem vermeyerek, eÅŸyayı saÄŸlam bir inÅŸa içinde göstermek isteyen ve güneÅŸ renkleri ile yetinmeyerek bütün renkleri paletlerine alan ve doÄŸayı yeniden biçimleyen ressamlardır. Sanatçının kendi mizacını da resmin konusu içine alan bir akımdır. Öncü sanatçıları; Cezanne, Van gogh, Gauguin, Lautrec ve Munch’tur.

FOVÄ°ZM(Yırtıcılık): Bu akımın öncüleri; Matisse, Dufy, Vilaminck, Derain’dir. Resimlerinde renkler bir birlerine hemen hemen hiç karışmamış, biçimlerde  de derinlik yoktur. Bir tabloya bakarken onun neyi göstermek istediÄŸini unutmak gerek diye düÅŸünüyorlardı.

EKSPERSYONÄ°ZM(Anlatımcılık): Ekspersyonizm bir hayat anlayışı, bir dünya görüÅŸüdür. Fakat bu görüÅŸte önemli olan ruh durumudur. DoÄŸa ikinci planda kalır.Bu akımın sanatçıları  kendilerini  boÄŸan, ezen ızdırapları sanatlarına sokmuÅŸlar, haksızlıklara karşı olan isyanlarını renk ve biçim görüÅŸüyle anlatmaya çalışmışlardır. Yapıtlarında kadın vücutlarını çekinmeden çirkinleÅŸtiriyorlar, insan yüzlerini korkunç ve iÄŸrenç görünümde çiziyorlardı. Çizgileri kaprisli, renkler ise fovistlerinki kadar cesaretliydi. Sanatçıları; Van Gogh, Munch, Kırchner, Nolde, Rouault, Modigliani.

FÜTÜRÄ°ZM(Dinamizm-hareket): 1909’da Ä°talya’da önce ÅŸiir de sonra resimde ortaya çıkan görüÅŸ. GeçmiÅŸ ve geleneksel görüÅŸleri reddeden bir akımdır. Fütürizm de yapılmak istenen ÅŸey; evrendeki hareketin bir anını resmetmek deÄŸil, hareketin kendini duyurmaktır. Bu akıma göre her ÅŸey  hareket halindedir ve deÄŸiÅŸmektedir. Hareket halindeki varlıkların gözde bıraktıkları etki algılanıncaya kadar  hareket yeniden deÄŸiÅŸir. Bu nedenle koÅŸan bir at dört deÄŸil yirmi dört ayaklıdır ve ayaklarının hareketi de üçgen biçimindedir. Fütürizm, aynı anda çeÅŸitli yaÅŸantıları deÄŸerlendirmek için saydam kübist eÅŸya analizini kabul etmiÅŸtir, hareket çıkış noktası olmuÅŸtur. Sanatçıları Boccioni, Balla, Severeni’dir.

KÜBÄ°ZM :  Picasso ve Braque’nın çalışmalarının etkisinde adlandırılan bir sanattır. Kübizm, doÄŸa görünüÅŸlerini geometrik bir parçalamaya tabi tutup, tablo yüzeyini doÄŸa unsurlarından kurtararak yeniden inÅŸa etme amacını güder. Figürün tümünü basitleÅŸtiren geometrik inÅŸaya sentetik kübizm, bir figürün her taraftan görünüÅŸünü dikkate alarak yapılan parçalamaya ise analitik kübizm denir. Bu hareketin çıkış noktası Cezanne’nin her cismi bir koni, silindir, prizma gibi üç boyutu olan geometrik oylum üzerine oturtmak  amacından doÄŸmuÅŸtur.
Bu akımın sanatçıları, empresyonizmdeki renk oyunları yerine varlıkların geometrik biçimlerini ön plana alıyorlardı. Öncü sanatçıları; Brague, Griss, Leger ve kurucusu olan Picasso ‘dur.

ORFÄ°ZM: Kübizmin bir kolu olan, renge ve renk uyumuna önem veren sanat anlayışıdır. Delaunay’ın resimlerinde , Picasso ve Brague kübizminin aşıldığı, ÅŸiirli ve müzikli bir anlatıma varıldığı açıklanmıştır. Bu sanatçı ve akımın özelliÄŸi; Ä°zlenimcilerin saf renklerine baÄŸlı olup, Seurat’ın yaratıcılığını da beÄŸenirdi. O, saf anlatımın, simültane kontrastlar üzerine kurulması gerektiÄŸine ve bunun, renklerin dinamizmini ve varlığını anlatmak için biricik olanak olduÄŸuna inanıyordu.

DADAÄ°ZM: Birinci dünya savaşı sonucu olarak Fransızca daki “tahta at” kelimesinden alınmış bir sanat akımıdır “1916” . Bu akımın amacı sanat deÄŸildi.  O, Avrupa uygarlığının beylik deÄŸerlerini ve savaÅŸa karşı alınmış bir cephe ve protesto idi. Dadacılar, kağıt, tahta v.b malzemeleri  yapıştırarak kolaj türü çalışmalar yapıyorlardı. Bu akımın en ilginç yanı; sanata karşı bir sanat akımı olmasıdır. Dadaistlerin tek amacı saldırmak, kızdırmak, olmayacak ÅŸeyler yapıp insanlık adına yapılan soytarılıkları parça parça etmekti.  Bu hareket daha sonraki sürrealist akıma zemin olmuÅŸtur. Sanatçıları; Duchamp, Picabia, Arsenberg’ dir.

SÜRREALÄ°ZM ( Gerçeküstücülük) : Sürrealist ressemlar, doÄŸanın mantıki görünüÅŸünü deÄŸil, insanın bilinçaltında ve rüyalarındaki dünyasını göstermek istemiÅŸtir. 1924 te Andre Breton tarafından ortaya atılmıştır. Edebiyat veresim alanında eser vermiÅŸtir. Öncü sanatçıları; Chirico, Salvador Dali, Chagall, Klee, Miro dur.

SEMBOLÄ°ZM (Simgecilik) :  Fransa ‘da 1880 yıllarında önce edebiyatta, sonra resim de ortaya çıkmıştır. Realizme ve Empresyonizme karşı çıkan ve düÅŸünceyi sembollerle ifade etmeyi deneyen bir sanat görüÅŸüdür. Dini ve mistik öÄŸelere ağırlıklı olarak yer verildi. Öncü sanatçıları ; Gustave Moreau, Chavannes, Redon ve Belçikalı Ensor’  dur.
 
SOYUT SANAT ( mücerret,abstrakte):  DoÄŸa görüntülerine baÄŸlı olmayan bu sanat akımı, 20. Yy’ın resim ve heykel anlayışında yeni bir dünya göüÅŸüdür. Soyut sanat, eÅŸya, doÄŸa ve canlıların görünüÅŸlerinden faydalanmayı reddedip, resimde renk, çizgi ve düzlemleri düzenleyerek bunlarla heyecan verici kompozisyonlara ulaÅŸmayı amaçlar. Soyut sanatı ilk ortaya atan 1910 yılında ilk eserini veren Kandinsky olmuÅŸtur. Soyut sanat ile nonfigüratif sanatı birbirinden ayırmak sorun olmuÅŸtur. Bu sanatın baÅŸlangıcı doÄŸadandır,  sonu ise doÄŸadan tamamen uzaklaÅŸmıştır. Oysa  nonfigüratif te, baÅŸlangıçtan itibaren, doÄŸaya baÄŸlı olmadan  bir çalışma söz konusudur. Öncü sanatçıları; Kandinsky ve Mondrian’ dır.

POP-ART : Popüler sanatın kısaltılmış adıdır. Pop-art ismi 1954’te Ä°ngiliz sanat eleÅŸtirmeni Lawrence Alloway tarafından kullanıldı. 1960’lardan bu yana Ä°ngiltere ve Amerika’da ayrı ayrı doÄŸup geliÅŸmiÅŸ bir sanat akımıdır. Özellikle Amerika’da günümüzün en yaygın anlayışıdır. Pop-art, Dadacıların  kolajlarından tutunda kendinden önceki öncü akımları adeta yeniden fakat daha kuvvetle canlandırmakta ve sürdürmektedir. Bu akım sanatçıları, endüstri ürünü artıklarından gazete  parçalarına, insan ile diÄŸer canlı ve eÅŸyalardan alınmış mulajlardan, hazır doÄŸa nesnelerine kadar nu bulunursa kullanılmış ve bir sanat yapıtı olarak sunmuÅŸlardır. Pop-art gerçek ile görüntünün farkını çarpıcı bir biçimde ortaya koyar ve makineleÅŸmiÅŸ hazırcı insanı eleÅŸtirir. Pop-art teknikleri içinde ÅŸablonlar, boya tabancası, baskı resimler, ipek baskının tuval resminde kullanılması vardır. Amerikalı Pop-art sanatçıları; Lichtenstein, Warhol gibi ...Ä°ngiliz Pop-art’ çılar; Paolozzi, Hamilton, Peter Blake, Allan Jhones, vb.

OP-ART: Lekecilik ve hareket resmine karşı 1960’tan itibaren optik sanat anlamına gelen Op-art geliÅŸti. Bu anlayışta, sanat yapıtını kurallarla bilimsel olarak düzenleme önem kazandı. Rastlantıya dayanan içgüdüsel otomatik yazı resmi( içgüdüsel-nonfigüratif), bu anlayışın tam karşıtı olmaktadır. Op-art resimde üçüncü boyut etkisini verme eÄŸiliminin soyut sanatta ortaya çıkan ÅŸeklidir. Bunun için geometrik biçimler ritmik biçimde düzenlenmiÅŸ ve bu biçimler üzerinde renkle modle yapılmıştır.
Op-art, yeni konstrüktivist, geometrik biçimleme yöntemleriyle akrabadır ve onların olanaklarından geniÅŸ olarak yararlanmıştır. Josef Albers ile Vasarely’nin temsil ettiÄŸi Op-art, optik aldatmalara dayanan çalışmalara sahiptir. Ve resim sanatına, aldatıcı bilimsel perspektif resmine itibar etmeyen yeni bir konstrüktivizm ve doÄŸasal olmayan yeni bir optik görüntü getirmiÅŸtir.

SÜPREMATÄ°ZM: Soyut geometriciliÄŸi benimseyen bir resim anlayışıdır. Bu terimi Maleviç kendi geometrik soyutlaması için kullanmıştır. Maleviç 1913’te  sanatı objeye baÄŸlı görüÅŸten kurtarmaya çalışmıştır,bunuda kübizmin ışığında yapmıştır. Maleviç soyut resimde bulunan bütün ekspresyonist ve hikayeci öÄŸelerin ortadan kaldırılmasını ve mutlak saf  biçimlerin, basit uyumların kurulmasında kullanılmasını önermektedir. Süprematistler açı, çember, dikdörtgen ve haç biçimlerini kullanmışlardır.

TÜRK RESÄ°M SANATI


Ä°SLAMLIKTAN ÖNCE TÜRK RESMÄ°:  Islamliktan önce  Türklerde resim biliniyor ve yapılıyordu. Uygur Türkleri zamanında yazılan kitaplarda Minyatür resimlemelere rastlanmıştır. Minyatür Resim:  Konularını o devrin devlet adamlarının savaÅŸ, tören, av ve diÄŸer yaÅŸantılarından alırdı. Perspektif kurallarına uyulmaz, ışık-gölgeye yer verilmez, ÅŸekiller kendi rengine uygun olarak yüzeysel ve düz olarak boyanırdı, Form verme iÅŸi yapılmazdı. Figürler kiÅŸilerin önemine göre büyük ya da küçük çizilirdi. Guaj veya suluboya tekniÄŸi kullanılırdı.

Ä°SLAMLIK ÇAÄžI: Türkler islamlığı kabul ettikten sonra resim sanatı dinsel etkilerin altına girmiÅŸtir. Daha çok süsleme, bezeme ve güzel yazı alanlarında çalışılmıştır. Selçuklular devrinde süsleme mimariye de girmiÅŸ, taÅŸ üzerine yapılan insan, hayvan ve bitki motifleri süs olarak kullanılmıştır. Osmanlılarda Minyatür sanatında gerçek bir geliÅŸme görülür. Minyatür ve duvar süslemecilerine NakkaÅŸ  adı verilirdi.
18 yy’da yaÅŸamış Levni, en geliÅŸmiÅŸ Minyatür sanatçısıdır.
2. Mahmut’un kendi portresini yaÄŸlıboya yaptırarak çoÄŸaltması minyatür devrinin sonu sayılır. Bati ressamlarının memleketimize gelmesi, askeri okullara resim dersinin konması ile batı etkisi görülmeye baÅŸlanmıştır.

BATI ETKÄ°SÄ°NDE TÜRK RESMÄ°: Batı resmi ile ilgimiz Fatih’in saltanatı (1451-1481) ile baÅŸlamıştır. Bu devirde Ä°stanbul’a davet edilen Ä°talyan ressam Gentile Bellini Fatih’in portresini yapmıştır. Yapılan bu hamle sadece sarayda kalmış halbuki batı en büyük ressamları yetiÅŸtirme yolundaydı.(Rönesans dönemi)
Batı resim sanatına ikinci ilgi 3. Ahmet zamanında(1703-1730)  olmuÅŸtur. Avrupa’dan istanbul’a gelen sanatçılar  çalışmalar yapmış ve  Dolmabahçe Sarayı’nda sergilemiÅŸlerdir. Böylece batı resmi toplumumuzda etki yaratmaya baÅŸlamıştır. Sanatçılarımız  yaÄŸlıboya tekniÄŸini uygulamaya özendirilmiÅŸtir.
Türk  resim sanatında batı anlamı ile ilk çalışmalar 3. Selim(1793) ve 2. Mahmut(1835) zamanında mühendis ve harp okullarına konan resim dersleri ile baÅŸlamıştır. Bu okullarda yetiÅŸen yetenekli sanatçılar Avrupa’ya sanat eÄŸitimi için gönderilmiÅŸlerdir.
Bu dönemde yetiÅŸen ressamlarımız kendilerine özgü realist çalışmalar yapmışlardır. Bunlardan, Åžeker Ahmet PaÅŸa(1841-1906) Türkiye’de ilk resim sergisini açan ressamdır. Osman Hamdi Bey(1842-1913) Eski Eserler Müzesi’ni kurarak müzecilik fikrini getirmiÅŸtir. Bu günkü Güzel Sanatlar Akademisi’nin de kurucusudur.

EMPRESYONÄ°STLER:  Ibrahim Çallı (1882-1960) ;Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Sanat kurucularından olup Güzel Sanatlar Akademisi’nde görev yapmıştır. Çallı KuÅŸağı’nın kurucusudur.
Nazmi Ziya Güran(1881-1937) ; Empresyonizm ilkelerini en yakın ÅŸekilde ülkemize getiren sanatçılarımızdandır.
Hikmet Onat, Feyhaman Duran, Avni Lifij

D GRUBU SANATÇILARI:  Zeki Faik Ä°zer, Nurullah Berk, Cemal Tollu, Elif Naci, Abidin Dino, Zühtü müridoÄŸlu, Sabri Berkel, Zeki Kocamemi, Bedri Rahmi EyüboÄŸlu, Cevat Dereli, Eren EyüboÄŸlu, Turgut Zaim, Hamit Görele, Åžefik Bursalı, Ali Avni Çelebi, Åževket DaÄŸ, Ruhi arel, Sami Yetik ( milli harp sahneleriyle ünlüdür).


ÖZGÜN BASKI TEKNÄ°KLERÄ°NÄ° UYGULAYAN SANATÇILAR

AÄŸaç Baskı:  Gauguin ve Munch
Litografi ( TaÅŸ baskı):  Lautrec ( afiÅŸ tasarımları)
Gravür baskı:  Goya

Günümüz  Türk  Özgün Baskı Sanatçıları:   Gül Derman, üleyman Saim, Burhan DoÄŸançay, Hayati Misman, Nevzat  Akarol, Basri Erdem, Muammer  Bakır, Mustafa  Aslıer, Aliye Berger ( Cumhuriyet ve sonrası).

PaylaЕџ :