ATÖLYE KAVRAMI VE TARİHSEL GELİŞİMİ

ATÖLYE KAVRAMI VE TARİHSEL GELİŞİMİ
  • 02 Nisan 2019 / Salı

ATÖLYE KAVRAMI VE TARİHSEL GELİŞİMİ

                                          ATÖLYE KAVRAMI VE TARÄ°HSEL GELİŞİMÄ°

 

ATÖLYE : Tarihsel GeliÅŸim: Tarih öncesi çaÄŸlarda ( PREHÄ°STORYA) zanaatçıların nasıl örgütlendiklerine iliÅŸkin kesin bulgular olamamakla birlikte EL SANATLARI kapsamındaki ürünlerin önceleri aile iÅŸliklerinde üretildiÄŸi, ama daha zor iÅŸlenen metalin ( MADEN SANATI) kullanılmaya baÅŸlanmasıyla birlikte aile dışı bir örgütlemeye gidildiÄŸi varsayılabilir. Eski MISIR' da ya da MEZOPOTAMYA' da önemli yapıları inÅŸasında da yapı ustalarıyla iÅŸçilerin belli bir hiyerarÅŸi içinde çalıştıkları düÅŸünülmektedir. Atölyelere iliÅŸkin ilk arkeolojik bulgular Tel-el Amarna' nın ( Mısır) MÖ ykl. 1375' te kuruluÅŸu sırasında kent dolaylarında ustalar için kurulan yaÅŸama ve çalışma alanlarının varlığıdır. Aynı dönemde günlük kullanım eÅŸyası genellikle evlerde ve aile reisinin denetimi altında üretilirken, özel yapım teknikleri gerektiren metal eÅŸya çoÄŸu kez gezgin ustalar tarafından ve geçici kurulan atölyelerde yapılmıştır. Yunanistan' da Antik ÇaÄŸ' da üretilen SERAMÄ°K' lerin üstün niteliÄŸi bu kapların geçici deÄŸil, yerleÅŸik atölyelerde üretildiÄŸini kanıtlamaktadır. Bu dönemde babadan oÄŸula geçen aile iliÅŸkileri giderek ortadan kalkmış, yerine, özellikle ünlü ressamların açtığı özel atölyeler yaygınlaÅŸmaya baÅŸlamıştır. Büyük yapı projeleriyse genellikle yapı alanında toplanan ustalarla sürdürülmüÅŸtür. ROMA döneminde de ilk atölyeler aile iÅŸletmeleriydi. Daha sonra geç Cumhuriyet Dönemi'nde bu iÅŸlikler aile egemenliÄŸinden çıkarak aynı atadan gelen soy gruplarının (gens) eline geçmiÅŸ ve bu gruplar uzun yıllar saray ayrıcalıklarından yararlanmışlardır. KuÅŸaklar boyu zanaatçı yetiÅŸtiren Roma dönemi atölyeleri bir süre sonra bir anlamda seri üretime geçmiÅŸ, dönemin beÄŸenisini yansıtan farklı üsluplara baÄŸlı olarak çalışmışlardır. Ä°lk heykel atölyeleri de yine Roma döneminde açılmıştır. Roma' nın sanat atölyeleri genellikle babadan oÄŸula geçerdi ama, aile bireylerinden çok, yöreden toplanan usta ve çıraklarla döndürülürdü.

GEÇ ANTÄ°K VE ERKEN HRÄ°STÄ°YAN dönemiyle BÄ°ZANS döneminde sanatsal deÄŸerde üretim yapan atölyeler saray çevresinde toplanmaya baÅŸlamış ve giderek daha bürokratik bir örgüt niteliÄŸine bürünmüÅŸtür. DUVAR HALISI, DOKUMA ve mücevherlerin yapıldığı bu tür büyük atölyeler desteklenirken özel atölyeler yok olmuÅŸtur. Büyük Constantinos ( I. Constantinus) döneminde (306-337), ustaların aileleri ve atölyeleriyle birlikte imparatorluÄŸun her yanından Konstantinopolis' e ( Ä°STANBUL) gelmeleri özendirilmiÅŸ, aynı iÅŸle uÄŸraÅŸan atölyeler kentin aynı bölgesinde yerleÅŸmiÅŸtir. OrtaçaÄŸ boyunca atölyeler, LONCA' larla birlikte hem üretim hem de eÄŸitim merkezleri olmuÅŸ, saray manastır ya da kentler tarafından desteklenmiÅŸ ve korunmuÅŸlardır. Bu tür büyük atölyelerde ya az sayıda müÅŸteri için üstün nitelikli küçük eÅŸya üretilmiÅŸ ya da yapımı uzun yıllar süren KATEDRAL' ler gibi büyük yapı projeleri yürütülmüÅŸtür. Ismarlayanlarla projeyi yürütenler arasında kurulan yakın iliÅŸki sonucunda yeni yapım sistemleri denenebilmiÅŸ, ROMANESK ve GOTÄ°K gibi birçok ÜSLUP bu atölyelerdeki denemelerin de etkisiyle biçim bulmuÅŸtur. Ayrıca, birer merkezi planlama ünitesi olarak da iÅŸlev gören ve mimari bezemelerle ilgili daha küçük atölyeleri bünyesinde barındıran bu tür atölyeler önceleri Fransız keÅŸiÅŸ Suger gibi aydın din adamlarının denetimi altında çalışmış, daha sonra bu görevi kilise meclisi ya da Ä°talya' da olduÄŸu gibi sivil yönetim üstlenmiÅŸtir.

13. yy' ın sonlarında atölyeler bir yandan projeler üretirken, bir yandan da bunları gerçekleÅŸtirmek için gerekli ustaları da bulmaya baÅŸlamıştır. ÇoÄŸu gezgin olan ustalar atölyenin başıyla birlikte kent kent dolaşırlardı. Üslupların bir bölgeden öbür bölgeye yayılmasında bu gezici atölyelerin önemli katkısı olmuÅŸtur. 14. yy' da sanatçı yaÅŸam öykülerinin yazımına geçilmesiyle birlikte (VASARI) atölyelere iliÅŸkin bilgiler de kesinlik kazanmaya baÅŸlamıştır. Atölyelerdeki usta, yardımcı ve çırak düzeni de yasalarla belirlenmiÅŸti. Usta hem atölyenin başıydı hem de yanında çalışanların eÄŸitiminden sorumluydu. Çıraklık 13-14 yaşında baÅŸlar, beÅŸ- altı yıllık bir eÄŸitimle sona ererdi. Bu süreyi izleyen üç- dört yıllık ikinci çalışma döneminden sonra zanaatçı artık usta sayılır ve dilerse kendi atölyesini açabilirdi. EÄŸitim iÅŸlevini 15. yy boyunca ve 16.yy' ın baÅŸlarında sürdüren atölyeler, 16. yy içinde akademilerin ortaya çıkmaya baÅŸlamasıyla yalnız üretime yönelmiÅŸtir. 18. yy ortalarında Endüstri Devrimi' yle birlikte KÜÇÜK EL SANATLARI makinelerde üretilmeye baÅŸlamış, sanatsal deÄŸerdekilerse tek tek sanatçılar tarafından üretilmiÅŸtir.

OrtadoÄŸu' da da atölyeler çoÄŸu kez saraya baÄŸlı çalışırdı. Özellikle MÄ°NYATÜR, CÄ°LT ve TEZHÄ°P' in yanısıra HALI dokumacılığı gibi sanatlar bu saray atölyelerinde geliÅŸtirilmiÅŸ ve üsluplaÅŸmıştır. Öte yandan Osmanlılar' da ilk saray atölyesi Fatih Sultan Mehmet (hd. 1451-81) döneminde Topkapı Sarayı' nda açılmıştır. " NakkaÅŸhane" (OSMANLI, Klasik Dönem) adıyla anılan bu atölyede küçük el sanatları üretiminin yanı sıra Ä°stanbul dışındaki bazı atölyeler için de desenler üretilmiÅŸtir. Ä°znik ÇÄ°NÄ° ve seramiklerinin doruk noktasını yaÅŸadığı dönemlerde desenler NakkaÅŸhane' de geliÅŸtirilip üretim için Ä°znik' e yollanıyordu. Osmanlı' nın HASSA MÄ°MARLAR OCAÄžI da benzer bir örgütlenme ÅŸeması içinde imparatorluÄŸun hemen tüm mimarlık etkinliklerini yürütmüÅŸtür.

 

PaylaЕџ :